Yoga yolculuğum

Hani bir su damlası akar nehirle beraber…
O nehir ki akar akar ve bazen durur, bazen da çağıldayarak, çoğalarak, yanına katarak akar akar ve akar…  
İşte bugün ben size, bu ‘su damlası’nın yoga nehrindeki  yolculuğunu aktarmaya çalışacağım.
Bu yazı, yaşam koçum Serra Çınar’ın, kendisi Ericsonn ekolünden, bana Ericsonn ekolünde alınan ders& eğitim, verilen ders& seminer sayılarının öneminden bahsedip verdiği ödevi hazırlarken oluştu.
Yoksa deli olduğumu falan düşünmeyin J
Bu sabah yazıyı kurgularken kafamda, bunun tahminimden farklı, neredeyse bir teşekkür yazısına bile dönüşebileceği hissine kapıldım.
2007 sonunda girdiğim ilk yoga dersim sonrasında hemen hemen hergün yoga derslerine gitmeye başladım. Bu tutku beni öyle sarmıştı ki, 10 derslik pakette 8 ders, 1 aylık pakette 22 derse katılmışım.
Kendimi bilmeye başlayalı, bu tutkulu halimi fark etmiştim. Benim için bir şey ya vardır ya yoktur, çizgiler keskin! Niyeyse…
Hızlı bir kararla yoga hocalık eğitimi almaya karar verdim, Temmuz 2009’da Zeynep Aksoy’un 200 saatlik eğitimine başladım. Hem tam zamanlı özel bir şirkette çalışıyordum, hem de derslere ve yoğun eğitimime devam ediyordum. Bu süreç Aralık 2009’a kadar sürdü.
200 saatlik temel eğitim; “yoga pozlarının temelini, doğru tavır ve yaklaşımı, başka her türlü yoga yapabilmek için zemini hazırlayacak, daha sonra da uzmanlık eğitimi gelecekti.”
Şubat 2010’da 500 saatlik orta eğitime başladım. Şimdi bu eğitimin nerelerindeyim çok bilmiyorum.
15 Kasım 2009’da ilk yoga dersimi Zeynep- Surimşine arkadaşıma vermiştim.
Cihangir Yoga staj dersleriyse Pazar akşamları 18.30’daydı, genelde 10- 15 kişi oluyordu derslerde. İlk aşamada derslerimizi aynı eğitimdeki arkadaşlarımdan Aykut Nur’la vermeye başladık. Ders öncesi bir heyecan pir heyecan, sormayın gitsin. Hep çok çalışıyorduk, genelde ben Nur’un evine gidiyordum ve orada ders hazırlıyorduk beraber. Daha sonra bu çalışmalar biraz rayına oturup kendimize güvenimiz gelmeye başlayınca, derslerimizi tek tek verme kararı aldık.
 Ders vermek insanın kanına işleyen çok hoş bir deneyimdi. Annem de; sen en baştan öğretmen olmalıydın, senin mesleğin bu demeye başlamıştı.
“Numeroloji açısından 36’ya 9 olduğum için, hayat amacım:
9- bütünlük ve bilgelik,
6- Vizyon ve kabul,
3- İfade ve duyarlılık
Olduğundan, bu iş benim için biçilmiş kaftandı.
36/9’ların asıl ‘öğretme aleti’ ağızları değil, oluşturdukları örnektir. Tüm 9’lar gibi, onların da Mahatma Gandhi’nin şu sözlerini hatırlamaları ve bizzat temsil etmeleri gerekir:
‘Hayatım, benim öğretmenimdir.’
Kalplerine uygun yaşayarak ve vizyonlarıyla barış imzalayarak, yaşama kaderinde oldukları hayata tam anlamıyla adım atmış olurlar.”
Tabii ben bu adımları atarken çok da farkında olmayarak sadece severek ve isteyerek yolculuğuma devam ediyordum. Farkındalık çok sonraları oluştu.
15 Kasım 2009’da başlayan ders verme serüveni hala devam ediyor.
Farkettim ki, ben aralıklarla yazan biriyim, en azından şu sıralar, sonra ne olur bilemem ama şunu söyleyebilirim, yazılmaya kalkılsa hers dersten ayrı bir hikaye çıkar.
Cihangir Yoga’da staj dersleri verdiğim 6 ay boyunca ve sonrasında eğitimler hep devam etti, bunu babama anlatmam biraz güç olsa da J O benim hayatım boyunca aldığım eğitimlerin neden bitmediğini anlayamadı, ben de çok anlatamıyorum artık galiba!
Ağustos 2010’da yeni hayatım başladı!
Zorlu bir süreçti, detayları az çok biliyorsunuz. Eylül ayında inanılmaz  bir enerji patlaması yaşadığımı hatırlıyorum, bunun üzerine bir gün Zeynep Aksoy’la konuşurken, ona durumumu anlattım, o da bana sabahları gelip Cihangir Yoga’yı açıp 7.30- 9.30 saatleri arasında Self Practice  yapabileceğimi ve Self practice’in yoga uygulamamızdaki önemini anlattı. Ben çok mutlu olmuştum. 1 Ekim 2010’da başlayan Self Practice sınıfı Şubat 2011’e kadar 4 ay sürdü.
Bu süreçte Vipassana kararı geldi.
 1-12 Aralık 2010’da Şile’de Goenka liderliğindeki Alman hoca ve gözetmenlerle beraber 10 günlük sessizlik meditasyonu deneyimi… Şimdi bunu daha yoğun bir şekilde hissedebiliyorum ki bu deneyim bana çok şey kattı ve derinliklerimle tanıştım.
Şimdi daha iyi kahve falı bakabiliyorum mesela J Derslerime ve hayata bakışıma da çok etki etti, detayları daha önce yazmıştım.
Hocam David Cornwell’le Cihangir Yoga- Yoga Alliance projesini yürütüyorduk, bu nedenle en azından haftada bir toplantı yapıp neredeyiz, ne yapmamız gerekiyor?’ u konuşuyorduk. Bu görüşmeler sırasında David’in bana söylediği tek bir şey vardı:
‘Artık hangi yoga tarzında uzmanlaşacağına karar ver!’
ve ben bulamıyordum.
Araştırıyordum, derslere giriyordum, girmiyordum, meditasyon yapıyordum, yapmıyordum. 
Sigara içiyordum, içmiyordum, alkolü bıraktım, başladım, tekrar bıraktım… Vejeteryan besleniyordum, yok yoksa Raw Food mu? Makrobiyotik beslenme olabilir mi? Yok yok Ayurveda… Bu arada akupunktur nasıl bişey?
Hatha yoga, Yin yoga, Tao vinyasa, Shadow Yoga, Yoga Terapi, Vinyasa Yoga, Çocuk Yogası, Anusara Yoga, Dinamik Yoga, Power Yoga, Ashtanga…
Ne merak, ne merak…
J
Daha önümde uzun bir hayat var, sadece ona güveniyor ve inanıyorum.
‘Su damlası’ nehirden farklı bişey olmadığını gördü ve nehirle, mutlu bir şekilde akmayı öğrendi.
Vipassana dönüşü ders vermeye devam ettim, bugün itibariyla hesapladığımda 224 saat ders vermişim, sanırım çok büyük bir sayı değil bu. Tabii burada kendimi hocalarımla kıyaslıyorum.
Daha ne ki bu!
Ama belki bu da benim yazı yazma eylemim gibidir. Yazmıyorum, yazmıyorum, sonra yazıyorum ya!
Şunu itiraf edebilirim ki, oradan oraya savrulmayı sevmiyorum. Bu yaz 2,5 ay kadar hem tam zamanlı çalıştım, hem de derslerime devam ettim, çok yorucu bir süreç oldu bu. Ders vermek hiç mi hiç kolay birşey değil! Belki bu konuya başka bir yazıda değinirim.
Aldığım dersleri, katıldığım worksop ve seminer’lerin saatini hesaplamakta biraz zorlandım. Bunları bir araya toparlamak da güç oldu tabii! Biraz da bana elmalarla armutları topluyormuşum duygusu verdi. Ama hani aşağı yukarı yoga eğitimime kaç saat verdim?’ in kaba taslak hesabı bu: Bakalım ne çıkacak? Ben de merak ettim J
1.209 saat çıktı!
Aslında katıldığım ve saatini hesaplamadığım başkaca eğitimler de var, bu uğraş delilik boyutlarına varmasın diye onları da katmayacağım. Bir tarafım da diyor ki, sen bu yazının başından kalkar, başka bir sefer daha oturursan, onları da hesaplar ve katarsın bu sayıya. Yok yapmıcam bunu.
Eylül başından beri Ashtanga yoga yapıyorum ve her sabah Mysore sınıflarına katılıyorum.
Uzmanlığımı Ashtanga Yoga üzerinde yapma düşüncesindeyim, dilerim ki evren ve bilge güçler bana bu yolları açar…

Bana katkı sağlayan tüm hocalarıma, aileme, arkadaşlarıma ve sağlığıma müteşekkirim.

Sanem

Ekim 2011

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmailby feather
Tagged on: